482



1990’ların son günleri yaşanırken ağır ağır istasyona doğru ilerlemeye devam ediyordu.  Hava soğukluğunu iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. Gökyüzüne dikkat etti birden, yağmurun yağacağını anlayacak kadar çalışmıştı dışarıda. Sırtında senelerin birikmiş yükü daha da ağırlaşıyordu sanki, son demlerindeydi biliyordu, bu bir ayrılık hikayesiydi biraz hüzünlü biraz  da buruk. Ağır ağır ilerlemeye devam ederken baktı istasyondaki insanlara. Senelerce emek verdiği bu umursamaz insanlar için kilometrelerce yol gitmişti. Artık onun için yolun sonuydu, durdu yavaşça, son kez kendi acısını haykırırcasına bağırdı trenin düdüğü, bitti buraya kadar der gibi. Yağmur yağmaya başlarken yolcular birer birer iniyorlardı ve inmek için attıkları her adımda üzerinden kalkan yükler ise  kalbine biniyordu adeta. Çaresizce bütün yolcuların inmesini beklerken gözüne elinde bavuluyla genç bir kız çarptı. Sarsak adımlarla ilerliyordu genç kız korktu istemsizce düşmesinden fakat kız kendini çoktan toparlamıştı ilk attığı sarsak adımlardan eser bile kalmamış, kendinden emin bir şekilde adımlıyordu istasyonun ıslak zeminini. O ise, elindeki ağır bavula rağmen ilerlemeye devam eden genç kızın arkasından bakakalırken en çokta böyle anları özleyeceğini fark etti. İnsanlar ve hikayeleri… Kendi kendine insanları izler ve neden yolculuk yaptıklarını, neden yalnız olduklarını ya da kalabalık gruplarda ki ilişkileri çözmeyi denerdi. Baktı genç kıza tekrar ve kızın koşmakta olduğunu gördü. Elindeki bavulu bırakmıştı sanki yüklerini daha fazla yanında taşımak istemiyormuş gibi. İnsanları izleyemeyecek olmanın ve kendi kendisiyle oynadığı oyunu oynayamayacak olmanın verdiği huzursuzlukla soğuk demirin üzerinde ilerlemeye devam etti. Gelecekte onu bekleyen tek şeyin yalnızlık olduğunun farkındaydı. Yalnızlığı kendisine yediremiyordu, bir köşe çekilip parçalanmayı beklemeyi veya daha kötüsü bir camın arkasına hapsedilmeyi… Bu belirsizlik canını sıkıyordu dayanamadı daha fazla karşısından gelen 482 numaralı trene doğru bıraktı kendisini.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar